Antalya Güneşi Altında Kendini İyi Hissetmek: Plaj Stresinden Beden Barışına Yazar: Tuğba Kayacı!
Antalya… Güneşin, denizin ve yaşam enerjisinin şehri. Ancak bu güzel şehrin bir de madalyonun öbür yüzü var: Yılın büyük bir kısmının “plaj sezonu” olması. Güneş parladıkça, kıyafetler inceldikçe, birçoğumuzun zihninde o tanıdık fısıltı başlar: “Yaza hazır mıyım?”
Konyaaltı’nda yürürken, Lara plajlarında güneşlenirken ya da Kaleiçi’nde bir akşam yemeğindeyken… Çevremizdeki “ideal” görüntüler, sosyal medyadaki “mükemmel” tatil fotoğrafları, farkında olmadan kendi bedenimize olan bakışımızı etkiler. Bir diyetisyen olarak, özellikle bahar aylarında “yaza hazırlık” kaygısıyla gelen danışanlarımda şunu net görüyorum: Mesele çoğu zaman sağlık değil, “algı”.
Güzel Antalya İçerik
“İdeal Beden” Neden Antalya’da Daha Çok Baskı Yaratıyor?
Beden algısı, zihnimizin bedenimizi nasıl gördüğüdür. Bu algı, Antalya gibi sosyal yaşamın ve dış görünüşün ön planda olduğu yerlerde daha kolay zedelenebilir.
-
Sosyal Karşılaştırma: Sürekli “fit” ve “kusursuz” bedenlerin sergilendiği bir çevrede, kendi bedenimizdeki en ufak bir detayı “kusur” olarak görmeye başlarız.
-
Filtrelenmiş Gerçeklik: Sosyal medyada gördüğümüz o “mükemmel” Antalya pozları, genellikle en iyi açı, en iyi ışık ve bolca filtre içerir. Bu kurgulanmış görüntüler, gerçekçi olmayan beklentiler yaratır.
Algıdaki Küçük Çatlak: Beden Algı Bozukluğu (BDD)
Bu “yetersizlik” hissi, bazen masum bir memnuniyetsizlikten öteye geçer. Beden Algı Bozukluğu (BDD), kişinin aslında var olmayan ya da başkalarının fark etmediği küçük bir fiziksel detayı, hayatını etkileyecek düzeyde takıntı haline getirmesidir. Bu durum, “burnum kötü,” “cildim lekeli,” “belim kalın” gibi düşüncelerle başlar ve kişiyi sosyal hayattan izole olmaya kadar götürebilir. Antalya gibi sosyal bir şehirde, bu durum kendini daha da ağır bir şekilde hissettirebilir.
“Plaj Diyeti” Kısır Döngüsü
Bedeninden memnun olmayan birçok kişi, çözümü hemen kısıtlayıcı diyetlerde arar. “Bir haftada 5 kilo” vaatleri, “detoks kampları” veya “karbonhidratı sıfırlama” gibi yaklaşımlar, özellikle yaz öncesi çok popülerdir.
Ancak bir uzman olarak uyarmalıyım: Bu şok diyetler, beden algısını düzeltmez; tam tersine, yeme davranışını bozarak kişiyi daha da mutsuz bir döngüye sokar.
-
Tartı Takıntısı: Kilo, tek başına sağlığın göstergesi değildir. Ancak algı bozulduğunda, tartıdaki 100 gramlık bir değişim bile kişinin tüm gününü mahvedebilir.
-
Yeme Bozuklukları Riski: Bedenini sevmeyen, onu sürekli “cezalandıran” (çok az yiyerek) veya “ödüllendiren” (tıkanırcasına yiyerek) kişilerde anoreksiya ve bulimiya gibi ciddi yeme bozukluklarının görülme riski artar.
Erkekler de Baskı Altında: Kas Dismorfisi
Bu baskının sadece kadınlara yönelik olduğunu düşünmek büyük bir hatadır. Antalya’daki spor salonlarının yoğunluğu, erkekler üzerindeki “kaslı, fit ve atletik” olma baskısını da gösteriyor. “Kas dismorfisi” olarak bilinen, yeterince kaslı olmadığına dair takıntılı düşünce, erkeklerde de beden algı bozukluğunun yaygın bir türüdür.
Antalya’nın Keyfini Çıkarmak İçin Bedeninizle Barışın
Bir danışanım, “Tuğba Hanım, artık aynaya bakınca göbeğime değil, beni Toroslara tırmandıran bacaklarıma teşekkür ediyorum,” demişti. İşte iyileşme tam da bu noktada başlar. Bedenimiz, estetik bir obje olmaktan önce, bu güzel şehirde yaşamı deneyimlememizi sağlayan bir araçtır.
Bedeniniz, denizde yüzmenizi, güneşin tadını çıkarmanızı, sevdiklerinizle yürüyüş yapmanızı sağlar.
Güneşle Barışık Bir Algı İçin 6 Pratik Öneri
-
“Teşekkür” Pratiği: Aynada eleştirecek bir yer aramak yerine, bedeninize o gün sizi taşıdığı için teşekkür edin.
-
Sosyal Medyayı Filtreleyin: Size “yetersiz” hissettiren, gerçek dışı idealler sunan hesapları sessize alın veya takipten çıkın. Gerçek Antalya, Instagram’daki filtreli karelerden daha güzeldir.
-
Hareketi “Ceza” Olmaktan Çıkarın: Sporu, “plajda iyi görünmek” için bir zorunluluk değil, bedeninizi ve zihninizi güçlendiren, size enerji veren bir “kutlama” olarak görün.
-
Değerinizi Başka Yerde Arayın: Sizin değeriniz, beden ölçülerinizle tanımlanamaz. Üretkenliğiniz, nezaketiniz, zekanız… Bunlara odaklanın.
-
Bedeninizi Besleyin, Aç Bırakmayın: Akdeniz diyetinin kalbinde, Antalya’nın taze sebze ve meyveleriyle bedeninizi “beslemek” vardır, “cezalandırmak” değil. Yiyeceklerle barışın.
-
Destek Alın: Eğer bu düşüncelerle kendi başınıza başa çıkamıyorsanız, bir diyetisyen, psikolog veya psikiyatristten profesyonel destek almaktan çekinmeyin.
Son Söz: İdeal Beden, Mutlu Bedendir
Unutmayın, “ideal beden” diye tek bir kalıp yoktur. İdeal beden, sağlıklı olan, size yaşam enerjisi veren ve içinde mutlu olduğunuz bedendir. Antalya’nın tadını çıkarmak, “mükemmel” bir bedene sahip olmayı değil, kendi bedeninizle barış içinde olmayı gerektirir.
Bedeniniz sizin evinizdir. Ona iyi bakın, onu sevin ve bu güzel şehrin keyfini onunla birlikte çıkarın.
Tuğba Kayacı

Fotoğrafçılıkla ilgilenen Tuğba, gezi rotalarını ve Antalya’nın doğal güzelliklerini görsel anlatımla destekleyerek yazıya döker. Doğa ve çevre konularına da ilgi duyar.




